17 Kasım 2014 Pazartesi

Rahatlamak İçin Yazmak & Yazmak İçin Rahatlamak

Yazmak bu güne kadar birçok kişi tarafından, birçok yerde, birçok farklı şekilde ifade edilmiştir, tanımlanmıştır. İfade edilmeye ve tanımlanmaya da devam edecektir. Hatta şuan, sadece şu iki cümle bile sizin kafanızda ‘yazmak’ kelimesine bir tanım oluşturmanıza sebep olmuştur, muhtemelen.

Peki, cidden nedir bu yazmak?

En temelde, bir sözlükte bulabileceğiniz tanımla; söz ve düşünceyi özel işaret ve harflerle anlatmaktır. Fakat var olduğu andan itibaren kesinlikle böylesine basit bir şey olmamıştır. Size onlarca esir veren bir eser de olabilir, sizi onlarca yıl esir edecek bir eser de. Asırlarca adınızdan kıvançla bahsedebilirler ancak tiksintiyi de konuşmalarına dâhil edebilirler. Bunların tamamı ve daha fazlası sadece parmaklarınızın ucundan dökülecek, aslında asırlar önce sizin gibi insanların anlam yüklediği o özel işaret ce harflere bağlıdır.

Kimler Yazar?

Kesin bir ifade ile dile getirebilirim ki, herkes yazar. Kimisi roman yazar, kimisi hikâye… Biri gider, görür, beğenir ve bir gezi yazısı yazar, öteki de bir kek yer, aldığı lezzeti yazar. Büyük başın teki kalkar bir antlaşma yazar, küçükler aralarında ticari sözleşmeler yazar. Ortancalar küçükleri kandıracağı, büyüklere yaranacağı yazıları yazar… Ama herkes yazar. Yazmam ben diyen en kötü alır ‘akıllı telefonunu’ eline mesaj yazar.

Dediğim gibi; bizlerin icat ettiği özel işaretler ve harfler. İcat etmemizin de güzel bir sebebi vardı. Çünkü biz insandık, geçmişimiz ve geleceğimiz vardı, bugünümüz ve anılarımız vardı, gülmecelerimiz ve ağlamalarımız, mutluluklarımız ve hüzünlerimiz vardı. Bunları ifade edebilmeliydik, bir şekilde konuşmaktan ötesine geçebilmeliydik çünkü biz öldükten sonra da konuşmak isterdik. Ve yazdık.

Demem o ki, herkes ‘bence’ yazar. Hem neden yazmasın ki, yazmak muhteşem bir şeydir; bana göre.

Ne İçin Yazarız?

Herkesin yazdığına karar verdiğimize göre –en kötü mesaj attılar- artık bu insanların ne için yazdığına bakmalıyız bence.

Bunun birçok sebebi olabilir, hatta sonsuz sebebi dahi olabilir. Çünkü her yazmak, her insanda farklı duygular, farklı düşünceler uyandırır. İnsan gibi muhteşem bir varlığın da duygularının ve düşüncelerinin sınırı olamayacağını kabul edersek, bir noktada yazmanın sonsuz sebebinin olması doğaldır.

Mutlu olmak için, daha iyi olmak için, ifade etmek için, anlaşılmak için, anlamak için, para kazanmak için, yardım etmek için, sevmek için, sevilmek için, huzur bulmak için, korkulardan uzaklaşmak için, yalnızlık için, sessizlik için, yalnızlıktan uzaklaşmak için, topluma yaklaşmak için, haberdar etmek için, galeyana getirmek için, sakinleştirmek için, anlatmak için…

 İşte size sadece birkaç tanesini ‘yazdım’ açıklayabilmek için. Ayrıca bu bloğu yazıyorum ‘paylaşmak’ ve ‘gelişmek’ için. Bloğumun yanında kurgu defterlerimden aklıma geleni alıyorum ve oraya ‘hafiflemek’ için yazıyorum. Çünkü arkadaşlar, zamanın öylesine sessizleştiği bir çağda nefes alıyoruz ki, kendimizi ifade etmemiz için konuşmaya vaktimiz olmuyor; biz de yazıyoruz.

Rahatlamak İçin Yazmak & Yazmak İçin Rahatlamak

Türkçe ne kadar da güzel ve karmaşık bir dil dimi? Yukarıdaki yan başlıkta ve yazının başlığında sadece iki kelimenin yerini değiştirdim ve bütün anlamlar değişti, bütün dengeler, bütün kişilikler, insanlıklar ve görüşler…

Çocukluğumdan beridir kendime dair en net hatırladığım şey daima sormam oldu; neden? Ne kadar da güzel bir kelime dimi? Neden? Bence öyle. En temel soru olabilir; bir Doctor Who izleyici olarak alıntı yapmam gerekirse bence evrenin en eski sorusu olmaya layık bir soru; neden?

Bu soruyu her daim kendime –küçükken annem ve babama olurdu ve oldukça bıkarlardı galiba- sorarım ve eylemlerimi buna göre gerçekleştiririm. Yazmak konusunda belli bir noktaya geldiğimi fark ettikten sonra durdum ve kendime ‘neden’ yazdığımı sordum. Bu yukarıda ufak örneklemelerle ifade ettiğim gibi anlık nedenler manasında değildi, en geniş manada ben ‘neden’ yazıyordum?


Düşünceler ve satırlar sonunda en geniş olarak iki başlığa vardım; rahatlamak için yazmak ve yazmak için rahatlamak.

Önce ikincisini –yazmak için rahatlamak- ele almak istiyorum. Kelimede görünürde bir yazma nedeni anlatılmamış açık açık. Ancak manası irdelendiğinde bana şunu ifade ediyordu: mesleğim olduğu için yazmak. Yani illa ki yazabilmek için bir rahatlama, başlangıç ortam gereksinimleri vs. olacak fakat bu kelimelerin söylediği yazmak zorunda olduğum ve oturup sakinleşmem, ardından da işimin başına dönmemdi. Bu ben olamazdım.

Birinci ifadenin dediğine göre de ben sadece canım istediğinde, içimden başka hiçbir şey yapmak gelmediğinde yazıyordum-ki öyle. Bunun için de işin içine para girmemesi lazım, sizden bir beklentisi olan insanlar olmaması lazım.

Bunu belirlemek önemliydi çünkü bir işi para için yapmak demek, meslek edinmek demektir ve meslek seçimi zamanı geldiğinde yanlış seçim yapmak istemezdim, istemezsiniz. Elbette her zaman geriye dönüp yeniden başlama imkânı vardır, sonuçta bence ‘kötü tecrübe’ diye bir şey yoktur. Yine de insansınız ve yazıyorsunuz, peki, bunu rahatlamak için mi yapıyorsunuz yoksa her akşam oturup yazmak için mi rahatlıyorsunuz.

Yazmak gibi insanın ruhunu güldüren, varoluş harikası gözlerimizle gördüklerimizi resmedebileceğimiz bir hediyeyi kullanmak için kendinizi rahatlatmak zorunda hissediyorsanız, kötü bir seçimle büyük bir tecrübeye sahipsiniz demektir; bence.

Son olarak, hani o küçüklükten beri kafanızda kurduğunuz ve bir gün birisine anlatıp, yazıp ağızlarını açık bırakacağınız hikâyeleriniz var ya… Elbette varlar, öyleyse yazın; rahatlamak için.




Hiç yorum yok:

Yorum Gönder