22 Şubat 2015 Pazar

Seçilmiş Kişi - Lois Lowry

Seçilmiş Kişi Lois Lowry'nin ele aldığı bir eser olmakla değil, sinemalarda gösterimde olan taklit bir film olmakla karşıma çıkmıştı ilk başta. Filmi izlerken Açlık Oyunları, Uyumsuz vb. distopya eserlerinden birinden kopyalanmış olabileceğini düşünmüştüm. Ancak filmden sonra -film çok hızlı geldiği için- kitabını elime aldığımda ilk gördüğüm şey yazım tarihi oldu.

1993.

Evet, gerçekten benim için büyük bir utanç oldu. Tam bir ön yargı yapmışım. Esasında Lois Lowry kitabı ilk olarak 1993 yılında yayınlamış. Yani belki de, Açlık Oyunları buradan esinleniliş bir eserdir.

Konu Hakkında

Orijinal Kitap Kapağı
Kitap 167 sayfa olarak pek de uzun sayılmaz. Hatta karakter boyutu bakımıyla pek de büyük sayılmaz. Bu yüzden toplamda çok fazla kelimeden oluştuğunu sanmıyorum ancak anlattıkları ölçüsüyle zamanında Amerika'nın bazı eyaletlerinde yasaklanacak kadar etkili bir kelime dizinine sahip. 

Konu olarak yıllarda gelecekte geçiyor. Kesin bir tarih verilmemiş, ki bence böylesi daha güzel olmuş. Yıllar süren savaşlar neticesinde insanlık Aynılığı seçmiş. Duygulardan arınmış insanlar olarak Toplulukları kurmuşlar. Dünyanın geri kalanından soyutlanmış insan toplulukları kendilerine eskilerin belirlediği kurallara göre yaşıyorlar. Her şey bu kurallar sayesinde saygıyla ve güvenle ilerliyor. 

Konu olarak bu düzendeki bir çocuk ele alınıyor. 12 yaş bu toplulukta meslek edindikleri yaş olarak belirlenmiş. Aslında sabah okul, öğleden sonra iş olarak işliyor ancak filmde tamamen iş var. Bir çocuğa Anı Toplayıcısı görevi verilir. Aslında görev vermek değil, Seçilmek olarak nitelendiriliyor kitapta. Bence bu yüzden Türkçe'ye çevirirken Seçilmiş Kişi olarak çevirmiş olabilirler. 

Kitabın orijinal ismi -The Giver- Türkçe'ye filmde ve kitapta Aktarıcı olarak geçiyor, ki bence bu da gayet güzel bir isim olurmuş.

Üslup

Lois Lowry gerçekten gayet sade bir ağız ile yazmış. Oldukça dinlendirici bir anlatımı var. Kelimeler ardı ardına gelirken sizlere pek fazla zorluk çıkartmıyor. Tabi ki çeviride Esra Davutoğlu da oldukça güzel iş çıkartmış. 

Lois Lowry
Kitap John Newbery Ödülü almış. Yani Amerikan çocuk edebiyatına yapılan en değerli katkı için verilen bir ödül. Ama en başta da dediğim gibi zamanında kitap yasaklı bir kitapmış. Çünkü aslında var olan ve doğru olan şeylerin ne kadar da kötü olduğunu okuyucuya anlatan bir eser.

İnsanlığın önce güzel yanları anlatılıyor. Ardından insanın doğaya verdiği zarar. Ama en önemlisi insanın insana verdiği zarar anlatılıyor. Bu da oldukça etkileyici olabilir tabi ki. 

Sonuç Olarak

Kitap bence güzel. Kitabın içinde gelen broşüre göre bu bir seri ve bir dörtleme. Ancak anlamadığım nokta şu, sonraki kitapların arka yazısında ilk kitaptaki karakterden eser yok. Okuyunca sizlerle paylaşacağım. 

Kitabın orijinal kapağı, sinema kapağından çok daha güzel bence, onu çıkartıp okuyun. Kitap ve film arasında oldukça farklılık var çünkü 1993 teknolojisi ve 2014 teknolojisi aynı vizyona sahip değil. Ama bunun için Lois Lowry'ye bir şey demek ona haksızlık olur, geleceğin teknolojilerini tahmin etmek hiç de kolay bir şey değildir.

Diğer Kitabı
Kitap okunası bir kitap bence. Okuyup, birer yetişkinseniz ders çıkartabilir ve dünyaya bakış açınızı değiştirebilirsiniz; bir çocuksanız ise -yani yetişkin değilseniz demek istedim- dünyaya yeni yeni bakarken gerçekten de güzel bir bakış açısı edinmiş olursunuz. Benim şahsi kararıma göre kitap küçüklerin de okuyabileceği dille yazılmış ancak ortaya çıkan ders okuyana göre tabi ki değişir. 

Sonuç olarak, kitabı sevdim. Güzel bir distopya olmuş, teşekkürler Lois Lowry. 




Puanım: 7/10

17 Şubat 2015 Salı

Cehennem - Dan Brown

Merhaba arkadaşlar,

Geçenlerde madem ben yazı üzerine bir blog yazıyorum, neden okuduğum kitaplar hakkında da oraya yazı yazmayayım diye düşündüm. Sonuçta ben de bir kitabı okuyacağım zaman internette tam da aradığım tarz da şeyleri bulmakta güçlük çekiyordum. Bunun üzerine Kitap İncelemeleri kategorisinin ilk yazısını yazmaya karar verdim.

Ön Kapak

Bu yüzden en son bitirdiğim kitabı, daha doğrusu kararımı verdikten sonraCehennem.
bitirdiğim kitabımı konu edindim;

Yazarı Dan Brown olan kitabın özgün adı Inferno; yani özünde Cehennem kelimesinin tam olarak karşılığı. Çeviride farklılaşmaya gerek görmemişler. Kitap ilk olarak 14 Mayıs 2013 tarihinde okuyucuyla buluşmuş. Fakat ben 2015'in başlarında okudum ve buna rağmen elimdeki birinci baskısıydı. Demekki yayınevi oldukça özgüvenli bir şekilde yazarına güvenip Türkiye'deki piyasada tutulacağını düşünmüş.

Konu ve Tanıtım Hakkında

İncelememi birkaç başlık altında tamamlamayı planlıyorum ve bunlardan ilki kitabın konusu ve kitabın insanlara tanıtımı hakkında olacak.

İlk olarak söylemeliyim ki Dan Brown'u okuyanlar bilir, gizeme bayılan ve tarihin gizemi üzerine yazmayı seven bir yazardır. Ki yine kahramanımız, son 3 kitapta olduğu gibi Robert Langdon. Konu kitaba adını veren Dante'nin İlahi Komedya'sının bir kısmında geçen Cehennem tasvirleri ve bu şiir baz alınarak çizilmiş Botticelli'nin ünlü La Mappa del'Inferno tablosu üzerinden gider. Yani gizemler bunlarla başlar.

La Mappa del'Inferno
Kısa süreli hafızası kaybolan kahramanımız uyandığında yanında bulunan Sienna adındaki sarışın kadınla beraber kendilerini bir kaçma-kovalamaca içerisinde bulurlar. Üzerinden ne olduğunu bilmediği bir kapsül çıkan Langdon, önce şifreleri bulur, ardından da cevaplarını. Bu sıralama son ana kadar devam eder. Tabi hemen şöyle bir hayal kırıklığımı söylemeliyim ki, Dan Brown tarzı demek son satırda dahi okuyucuya önceki yüzlerce sayfada düşündüğü şeyin yanlış olduğunu fark ettirmek demektir bence; fakat olayı karakterlerden önce çözdüm ve yanılmadım da. Keşke yanılsaydım, daha mutlu olurdum.

Dante Maskesi

Ek olarak kitabın son yüz küsür sayfasının İstanbul üzerinden gitmesi, arka kapakta bulunan Ayasofya resmi ve ilk sayfalardan itibaren izlenip duran videonun neresi olduğunu anlamak, İstanbul'da doğup büyüyen birisi olarak beni hiç zorlamadı, farklı illerde yaşıyorsanız sizi belki bir tık düşündürür. Ama azıcık dahi tarih dersine kulak kabartan birisi son yüz sayfanın nerede geçeceğini, esasında şifrenin nerede çözüleceğini tahmin edebilir. 

İşte bu bence kötü olmuş. Keşke İstanbul'u yazdı, İstanbul'u yazdı diye böylesine ağzımıza dolamasaydık. Yani bence Venedik'te bizdeki kadar ağızda dolaşmamıştır bence.

Üslup

Bir kitaptaki en önemli etkenlerden birisi bence ve çoğu insanın karar verdiği üzre üsluptur. Üslup tamamiyle apayrı bir dünyadır. Sırf üslubunu beğenmediğim diye bıraktığım kitaplar mevcuttur; konusunu çok sevmiş olsam da. 

Dan Brown bana göre bunu çok güzel kullanıyor. Özellikle köşe başındaki adamın olayla alakası olmadığı halde, kahramanlarımızı acaba O nasıl görüyordur diye, onun gözünden anlatması bence her zaman çok ön plana çıkartıcı bir özellik olmuştur.

Tabi ki bu kitabında da Dan Brown'dan bir ton tarihi ve simgebilimsel bilgi ediniyoruz. Gerek Floransa, Venedik, İstanbul; gerekse dünyadaki kurum ve kuruluşların iç yüzü olsun.  Bunları ele alış biçimi, kullandığı dil sadeliğiyle ön plana çıkıyor. Tabi ki bu noktada çevirisini yapan Petek Demir ve İpek Demir'e teşekkürlerimizi iletmek lazım.

Ters Medusa

İçerik ve Bilimsel Gerçek

Her Dan Brown'da olduğu gibi bu kitabın da başında bir The Fact, yani Gerçek diyebileceğimiz bir başlık mevcut. Burada kitapta konu edilen Konsorsiyum adlı kuruluşun gerçekliğinden ve etki alanlarından kısaca bahsediliyor. Bu bilgiye ulaşmak kendisine nasıl bir bedele mal oldu merak ettim ben açıkçası.

İçerik olarak da tabi ki yine Dan Brown tarzını seziyoruz. Mesela en basitinden bir kaçış şaşırtmacası olarak arabayla gideceğini belli edip gemiyle gitmek gibi. Her kitabında olduğu gibi bu kitabında da yapmış. 

Veba Maskeli Adam

Bakış 

Genel bir bakış olarak sıralarsak, diyebilirim ki güzel bir eser olmuş, ellerine sağlık yazarımızın. Ancak bence önceki eserlerine bakıldığında kalite yükselmemiş, daha iyi değil. Çok düşük de değil ancak en fazla eşit olabilirler. Bence bir sonraki kitaba daha çok çalışmalı; böylesine bilindik bir yazar olarak.

Yazımın içerisindeki resimler de, kitap içinde geçen bazı eserlerin, mekanların resimleri. Okumadıysanız sizlere yabancı gelebilir ancak okuduysanız ve daha önce bakmadıysanız "Aaa, bu muymuş, hmm, tamam," gibi ifadeler kullanabilirsiniz. Ben okurken eksikliğini hissetmiştim, siz de hissetmeyin diye ekliyorum. Keyifli okumalar.






Puanım: 7,5/10


Yağmalanan Atlar
Floransa
Rodin'in Cehennem Kapılarındaki 3 Heykeli