29 Kasım 2014 Cumartesi

Siz Ne Tür Bir Yazarsınız?

Eserde Öznitelikler
Harfleri yan yana getirerek kelimeleri, kelimeleri yan yana getirerek cümleleri ve cümleleri yan yana getirerek de eserleri oluştururuz. Her bir eser, bizlerin bu dünyaya bıraktığı bir izdir. Kimi izler büyük etki oluşturur, kimisi de hemen söner ve gider ancak ortak olarak hepsi kalır.
Her eserin sahip olduğu bazı öznitelikleri vardır. Bu nitelikler sayesinde belirli kategorize işlemlerine tabi olup, birbirlerinden ayrılırlar. Niteliklerin eserlere kazandırılması da, yazarları tarafından yapılır. Yani yazarın istediği öznitelikler, esere yansır ve eser o niteliklere sahip olur. Artık kategorize etme işleminde o nitelikler kullanılabilir.
Yani eseri yazar istediği gibi şekillendirebilir. Örneğin kahraman anlatıcı bakış açısını seviyor olabilir ve kelimelerini buna göre seçer.
“Güneşin sırtımı ısıttığını hissederek bir kez daha baktım beş metre aşağıdaki seyircilere. Onlar benim aşağıya atlamamı görmek için birkaç dolar para vermişlerdi ancak benim bunu yapabilmek için neler yaptığımdan habersizlerdi.”
Bu ufak yazı kısa bir anı yaşayan kişinin bakış açısından neler olduğunu anlatan kelimeler. İtalik olarak yazılan kısımlar ise eserin kahraman anlatıcı olmasındaki belirtici kelimeler. Bunun gibi birkaç ele alış biçimiyle ayı olay aktarılabilir.
“Güneşin sırtını ısıttığını hissederek beş metre aşağıdaki seyircilere bir kez daha baktı.”
Aynı olay, farklı bir bakış açısından anlatıldı. Bu tamamen yazara ve yazarın yazmayı sevdiği yönteme bağlı bir olaydır. Ancak bu yazımda bahsedeceğim asıl konu şu ki, eserin sahip olduğu ancak yazarın çok istemediği takdirde değiştirmesinin zor olduğu bazı öznitelikler de vardır; olay, durum ya da ben merkezli gibi.
Eserde Türleşme
Her yazar, gerek yaşadığı psikolojik geçmişiyle gerek genetikten gelen kişilik özellikleriyle bazı ayırt edici özelliklere sahiptir. Dan Brown’un bir kitaba başlangıcıyla Stephen King’in başlangıçları birbirinden farklıdır ve bu iki yazara hakim okuyucular rahatlıkla bunu ayırt edebilir. Hangi eserleri olursa olsun, her yazarın bütün eserlerinde ortak olarak barındırdıkları bazı özellikler vardır.
Kimisi eserlerindeki kahramanları aşırı derecede anlatır. Onların iç dünyalarına girer, psikolojik çözümlemelerde bulunur. Oluşturdukları karakterlerin düşünce dünyalarında bizleri dolaştırırlar. Bu tip yazarlar, ben merkezli yazmayı seven ve bu yönde eğilim gösteren yazarlardır. Ancak bazısı da kişileri eserindeki bir piyon olarak kullanır ve olayları anlatmaya kendisini adar. Ne oldu, nerede oldu, nasıl oldu… Önemli olarak olaydır. Bir diğer yazar da böylesine genişlemesine almaz olayı. Ne kişinin derinliklerine iner ne de olayı baştan sona anlatır. Onu etkileyen bir an vardır, sadece harf paletinden seçtiği renklerle o durumu anlatan kelimeleri çizer.
Bunlara eserlerin türleri diyebiliriz. Bu türler, bir yazarın nasıl bir yazar olduğunu ortaya koyar. Kendisinin nasıl bir yazar olduğunu bilmek, kalemi eline alacak kişi için çok ama çok önemlidir. Bu yazı da istikrarı, başarıyı, gelişimi ve beğeniyi etkiler.
Ne Tür Bir Yazarsınız?
Yazı yazmaya karar verdiyseniz ve bunu amatörce bir şekilde başlayıp, olabildiğince ileriye ulaştırmak niyetindeyseniz, öncelikli olarak yapmanız gereken ne tür bir yazar olduğunuzu –ya da en azından ne tür bir yazar olmadığınızı- bulmaktır.
Kendimden örnek vermek gerekirse genel olarak ben merkezli yazabilen bir yazar olamadım hiç. Elbette bazı denemelerin oldu, kişinin gözünden yazıp, onun iç dünyasında dolaşmaya çalıştım. Ancak bende her zaman olan ve sürekli olarak tekrarlayan nitelik bu değildi. Ben, olayları yazmayı seviyordum ve artık tamamen böyle yapıyorum. Arada sırada diğerlerini de elbet deniyorum çünkü kendimi taze tutmam lazım ancak benim eserlerim, olay üzerinden gittiği vakit güzel oluyor. Bu durumda ben oluşturmaya çalıştığım eserleri bu yönde oluşturmalıyım.
Şimdi sizler de ne tür bir yazar olduğunuzu bulmaya çalışın ve o yönde yazmayı deneyin. Olmadığınız birisiymiş gibi davranmak size yazarlık adına bir şey katmaz; belki tiyatro yeteneğinize katkısı olur. Ne tür olduğunu bulun ve kabul edin, emin olun o zaman eserleriniz güzelleşmeye ve gelişmeye başlayacak.
Kendinizi Tanımak Neden Önemli?
Bu yazının son ara başlığı olarak kendinizi tanımanızın neden böylesine önemli olduğunu anlatmaya çalışacağım sizlere.
Yazma hevesini ilk içimde hissettiğim zamanlarda lisede okuyan, standart bir öğrenciydim. Daha öncesinde belki de şuan okuduğumda kendimin yazdığını kabul etmeyeceğim şekilde bazı yazı deneyimlerim olmuştu. Sonrasında bir film izledim ve bu film kafamda çok değişik bir kurgu başlattı. Bunu hemen yazmaya başladım. Yazıyordum ve bir forum sitesinde paylaşıyordum. (O zamanlar forum sitelerinde paylaşmak modaydı.) Diğer insanların yazdıklarını okuyor, yorum yazıyor, sonra kendim aklıma geldikçe yeniden yazıyordum.
Bir gün, tıkandım. Parmaklarım klavyede hareket edemez oldu. Başlangıç olayım vardı, evet. Bir son olayım da vardı, evet. Ancak aralarını dolduracak olaylarım yoktu. Şuan hala o eserim durur. Tam olarak 30.592 kelime yazmışım. İlk yazdığım bölüm ile son yazdığım bölüm arasındaki ilerleyiş gözle rahatlıkla görülebilir cinsten. Ancak sonrası, yok.
Bunun üzerine durdum ve düşündüm. Ben kendi yazma yöntemimi anlayamadığım için beceremedim. Başka bir kurguyu ele alırken bu sefer öncelikle bir defter aldım ve aklıma gelen her şeyi yazdım. Sonra onları elekten geçirdim ve kalburüstü olanları yeni bir deftere geçirdim. Böylece tıkanmamı engellemiş oldum.

Ama bu sefer de bu süreci uzun tuttuğum için o kurguya yönelik hevesimi yitirdim. Yazarken rahatlamak için yazmıyordum artık ve şuan ona da ara verdim.
Yani yazabilmek için nasıl yazdığımızı anlamak önemli. Ne tür yazar olduğunuz, nasıl yazacağınızın temel anahtarıdır. Bunu sonraki yazılarımda anlatacağım, bu günlük bu kadar, okuduğunuz için teşekkür ederim. Umarım kelimelerle oynamayı seven siz değerli insanlara bir şeyler katabilmişimdir.



Hiç yorum yok:

Yorum Gönder